30 Aralık 2007 Pazar

Tanrım bana bir gün at



/her şey eninde sonunda sessizdir
bir günün kırılganlığından kalan ve tekrar
tekrar kırılan/müteellim bir insan sesinin başlattığı
ağlamanın kırı/sessizdir/(İ.Ç)
1.Gün:
Dönüp dönüp baktığım, karşılaştığım her yüz kendi yüzüme çeki düzen verebilmek,kendi yüzümü görebilmek için mi?Görüntülerin bana dönüp durduğu aynalar mı yüzler?Hayır bayım, beni anlamanızı istemiyorum.Yüzünüze baktığımda sizin için düşündüklerimi duymak istemeyeceksiniz siz de.Mesela sahtekar olduğunuzu düşünüyorum,suratınızın resmi bir evrağı andırdığını.Bir kaç lütufkar adamın size lütfettiği,cemiyetin kabulüne şayan akademik yafta ve takım elbiselerinizle tanrının yasama yetkisinde kendinizi söz sahibi sandığınızı düşünüyorum.Bunları ve kendi güçsüzlüklerimi de anlamanızı istemiyorum.Gizlediğimiz tüm eksiklerimizi”ya anlarlarsa”diye deli gibi korkuyoruz aslıda.
2.Gün:
Bulduğum cevaplar beni yürüdüğüm yolda tökezletse de her soruyla yeniden doğruluyorum.Hayatın tanımı nedir?Kocaman bir uyuklama mı, yanılsama mı??Hepimiz birer uyur gezer miyiz esasında?Acı bizi sürekli uyanık tutma nimeti midir?

“hani hayret verici bir şey gördüğümüzde yanımızdakine,”beni dürt,beni tokatla;bana acı çektir ki gördüğüm şeyin gerçekte olup olmadığını anlayayım”deriz.Derin uykularda olanlarımız derin acılarla uyanırlar.Acı,karanlıkta ateş görmektir.Karanlığın içinde ateş arayanlar,bu dünyanın dışında doyum arayan ruhlardır.
3.Gün :
HER TERCİH BİR VAZGEÇİŞTİR ASLINDA…
4.Gün:
İnsan bir şehri niye sever ki?
Bir namlu gibi dönük insan kendine.Ergenleşmemiş yanaklarda erleşmemiş kabartılar gibi.Ve 4.durakta şartlı tahliye istemiyle salınıyor ermemiş kalplere,yığılırken tutunuyor çimenlere.Ve öğreniyor,KARŞI DURULMADAN TARAF OLUNMAYACAĞINI,hissi refleksle hassasiyet arasındaki farkı.Birini seviyor;bir yazarı,bir kitabı,Beyrut’u,İstanbul’u imkansızlıkla dolu bir şehri seviyor!!
5.Gün:
Güneş ağır ağır uyanıyor.Seyyar arabaların metallerine,sağ bacağının üzerine uyuklamış sokak köpeklerinin kırışık gözlerine değe değe.Peynir, dokununca dağılıyor tabakta.Bir kağıt buruşturulup atılıyor,iiki ekmek alınıyor bakkaldan,gölgelere kaçıyor yaşlılar.Hayatın ciddiyetine su katıyor gülen adamlar.İki eliyle,çenesinin altında düğümlediği örtüsünü kontrol ediyor temizlikçi kadınlar.Racona ters bir koku yayıyor yapay sarışın kadınlar,müstakil mahallelerden geçerken.Belediye otobüslerinde ayakta kalınıyor.Karşılaşınca takılıyor bakışlar,müzmin kalp ağrılarım artıyor…İşte, bunları söylüyorum sana.Daha ne var söyleyeceğim? Ne desem boş.Konuşmak yoruyor şimdilerde.
6.Gün:
ben bu sessizliği bir yerlerden tanıyorum.
SEN YOKSUN!!
7.Gün:
……………
esra altunhan

Hiç yorum yok: